17 Ağustos 2011 Çarşamba

Başlangıçlarda, yitirmeler de zordur benim için !!

            Her şeyin başlangıçları zordur. Arkadaşlıkların, aşkların..'' Nasıl yani? '' diyeceksiniz biliyorum. Oysa herkese toz pembe gelir o anlar.. Yeni tanıdığın arkadaşınla saatlerce uzayan sohbetler, kahkahalar, hayatını en ince detayına kadar anlatma arzusu, dünyanda yaşanan en ufak ayrıntıyı anında ona yetiştirmeler, çaylar, kahveler,uykusuz geceler.. Sevgiliyle yaşanan romantik anlar, incelikler,iltifatlar, buram buram hava da kokan aşk, kalplerde ritim bozuklukları.. Bakınca her şey şeker tadında, nesi zor ki? Zor ama gerçekten zor.. Sen farkında olmadan geçtiğin bir sürü sınav var, ya da sınıfta kaldığın.. Artıların, eksilerin yazılmaya başladığı kağıtlar var kalplerde. Kolay mı öyle, insanın içine birini sokması, CANIM diyebilmesi, hayatında sana da yer verebilmesi?

             O yer bir kez kazanılmaya görsün ama! Odak merkezinde o insanlar olur bir anda. Hayatın onlarla güzel hale gelir. Üzgünken telefona gider elin uzağında olsa bile, bir tek o anlar benim halimden, bir tek o iyi eder beni, öle bir şey söyler ki; tek kelimesi ile neşem yerine gelir, unuturum dünyayı dersiniz.. Ki öyle de olur da.. Yıllar eskitemez aşklarınızı, arkadaşlıklarınızı. Daha da tatlı bir hal alır, şaraplar gibi yıllandıkça güzelleşir. Her yudumda, senelere rağmen yeni mutluluklar yaşarsınız. Artık sen ben yoktur. Tekil şahısları çıkartırsınız aranızdan. Her konuda biz diye düşünürsünüz. '' Biz böyleyiz, biz şöyleyiz, bizim fikrimiz bu vs vs.. '' Çoğalır sevginiz her ''biz'' dediğinizde.. Aşkım, dostum kavramlarına yenileri eklenir her gün. Abla, abi, baba, ana, can, yoldaş, kardeş...Zaman geçer, bir bakmışsınız ''herşey'' olmuşsunuz... Çok güzel değil mi?

              Benim en korktuğum an, tamda bu zamanlardır... Bu kadar paylaşımlar, içinize işlemeleri güzel, hoş da.. Ya vazgeçmek.... Hayat öyle bir an getiriyor ki, hayatınız da kalsa sorun, çıkarsanız içinizde bunca zamanın birikmişliklerinin verdiği buruk bir acı. Tam ortada, bombok bir kararla kalırsınız. Yapılanı hazmedemezsiniz ama aynı zamanda konduramazsınız da.. ''yok canım o bunu bana yapmaz, yaptıysa da kötü değildir amacı, ben mi yanlış anladım acaba..?? '' kalbinizden bunlar gibi bahaneler, haklı çıkartıp, içinizde aklamaya çalışmalar.. Ki beyniniz gerçeği acımasızca önünüze sunmaktan vazgeçmez bu dakikalarda asla !! Önünüzde iki seçenek vardır. Ya sindirmek, yani kalbinizi dinlemek.. Bunca yaşanmışlıkları çöpe atmamak, herkes bir şansı hak eder düşüncesini savunmak. Ya da silmek, beyninizi dinlemek.Onsuz yolunuza devam etmek... Ben hiç bir zaman ikinci seçeneği tam anlamı ile yerine getiremedim. Evet, hayatımdan çok insan sildim. Ama hep bir gözümü arkada bıraktım. Günlerce, bazen aylarca sorgulandım, sorguladım.... O huzursuz duygu kemirdi içimi an ve an.. Bazısında kalbim haklıymış dedim, pişman oldum. Bazılarında da iyi ki yapmışım, zaten değmezmiş dedim.

        Hayat gene bana acımasız tatlı oyunlarını oynuyor.. Yeni çelişkiler, yeni hesaplaşmalar.. Son kararımı zaman gösterecek belki... Eski defterler açılacak, artılar, eksiler, anılar masaya yatırılacak.. Biri galip gelicek sonunda.... İşte bu yüzden ben başlangıçları da, yitirmeleri de sevmiyorum..!!

       Ya başlangıcı olanlar hep benim olsunlar, ya da hiç başlamasınlar.............